27 Kasım 2014 Perşembe

Rijks Emotions



Rijks Emotions,  yüz ifadenizi, Rijksmuseum koleksiyonundan sanat eserleriyle eşleştiren Hyper Island'dan bir öğrenci projesi. Bilgisayarınızın kamerasını açarak o anki ruh halinizi yansıtan eseri görebilirsiniz. Bu proje hem Rijksmuseum arşivi için yeni bir kullanım alanı açıyor hem de koleksiyonun zenginliğini gösteren ve bilinirliğini artırıyor. Uygulamayı kullanan kişilerin sosyal medya paylaşımlarıyla Rijksmuseum ve koleksiyonunun daha fazla kişiye ulaştırılabilmesini sağlıyor. 

Böyle projeler neden Türkiye'de de müzeler böyle yaratıcı uygulamalar yapmıyor diye düşündürüyor her seferinde. Bu projeyi yapabilmek öncelikle kapsamlı bir dijital arşive sahip olmakla mümkün. Bu da müzelerin dijitalleşme çabasına girmeden önce sağlam bir altyapı kurmaları gerektiğine güzel bir örnek. Türkiye'de müzeler sosyal medya iletişimi ve dijital uygulamalara giderek daha fazla ilgi duyuyor ve kullanıyor. Ama unutulan bir şey var o da altyapı.. Müze iletişimi dijitalleşmeden önce arşiv ve müze yönetim modelinin dijitalleşmesi gerekiyor. 


26 Mart 2014 Çarşamba

Bütün Müzeler davetli #MuseumWeek



"Müzeler ve müze ziyaretçilerini bir araya getirmeyi hedefleyen bir Twitter etkinliğini Türkiye’de duyurmak için doğru bir zaman mı?
Evet, bu sosyal mecranın aslında Türkiye ve Türkiye müzelerinin uluslararası iletişimi için de ne kadar önemli olduğunu ve kaçırdığımız fırsatları göstermesi açısından  tam da bu zamanda bu konu ele alınmalı…
Culturethemes‘in yeni teması #MuseumWeek (Müze Haftası) 24 – 30 Mart tarihleri arasında gerçekleşiyor. Kişilerle sanat, kültür, tarih ve bilimi yeni ve interaktif bir şekilde bir araya getirmeyi hedefleyen bir proje. Culturethemes’in kurucusu Mar Dixon‘ın blogundan yayınladığı bu doküman etkinliğin içeriği ve müzelere katkıları konusunda net bir bilgi sunuyor.
............"
Yazımın tamamını MMKD Blog'da okuyabilirsiniz

17 Mart 2014 Pazartesi

Savaş Nasıl Müzeleştirilmeli?


Dünyanın ilk ve tek canlı tarih, savaş ve diorama müzesi İstanbul'da açılacakmış. Radikal'in haberine göre "savaşın tüm şiddetiyle yaşatılacağı" bu müze eğer bir zafer ve kahramanlıklar destanıysa olmasa da olur...

Böyle bir müzenin dünyada "ilk ve tek" olmasının tek sebebi de dünyada artık kimsenin savaşı yüceltmek istememesidir bence, akıllarına gelmemiş olması değil... Bu bir başarı değil... 

Savaşı anlatan bir müze ancak ve ancak bu eylemin sonuçlarını bütün gerçekliğiyle yansıtabiliyorsa kabul edilebilir benim gözümde. Hatta sadece benim gözümde değil bu işin profesyoneli başka müzecilerin  gözünde de böyle...  

                                     

2013'te Avrupa Müze Akademisi'nin verdiği Müzecilikte dünyanın en prestijli ödüllerinden biri kabul edilen  Micheletti Ödülü, Almanya'nın Dresden şehrindeki Askeri Tarih Müzesi'nin oldu. Bu ödüle neden mi hak kazandılar? Savaşı ve silahları birer kahramanlık destanı olarak değil bütün gerçekliği ile sergiledikleri, savaşları birer kahramanlık hikayesi olarak göstermedikleri için... 

Avrupa Müze Akademisi jürisi Dresden Askeri Tarih Müzesi'nin ödüle hak kazanma nedenini şöyle açıkladı; 

"Bu müze soruları sorup yanıtlarını vermeyen bir forum olmakla gurur duyabilir. Buna rağmen ziyaretçiler müzenin o kadar da tarafsız olmadığını açıkça görebilirler: müze barış ve anlayışı savunmaktadır... Sadece kahramanlık ve ataları için bir ilahi değil aynı zamanda geçmiş ve günümüzün dürüst ve tarafsız bir tanığı. Bazı süreli sergiler gerçekten çok cesur." 

Avrupa Müze Akademisi jürisinin notlarından:
“This is a museum that encapsulates the principles of the EU, unity in diversity and peace.  It is making a unique effort to change the grammar of the past, as it is seen and understood by today’s society, in order to bring more hope for peace in the world.”
“Although architects place their own landmarks in their designs as Libeskind does, it is clear that to achieve a good result this needs to be balanced with a strong group of policy- and decision-makers and advisors in the museum, and this has been done to great effect.
“This is the best peace museum in a country which holds the European record of going to war in the last century.  Also because it deals with the place of man in society, whether it be as a soldier of war or man as a victim of war.  It is one of the best museums Germany can offer to a more peaceful world.  It gives hope for an everlasting peace in Europe.”
“The museum is proud to be a forum which puts questions without giving answers.  However, what is obvious for any visitor is that the museum is not quite neutral: it advocates peace and understanding…  It is not a hymn for the bravery of ancestors, but a very honest  witness of the past and of the present.  Some of the themes of the temporary exhibitions are very daring.”

19 Şubat 2014 Çarşamba

26 Şubat Sosyal Medya'da #MuseumVideos Günü!

Culturethemes 26 Şubat'ta yeni bir etiketle sosyal medyada müzeleri gündeme taşıyor.  

Daha önce oluşturulan etiketlerle müze rozetlerini, müze anılarımızı, müze maskotlarını ve hatta müze keklerini! paylaşmıştık. Bu defa ise müze videolarını paylaşıyoruz. 

Kendi çektiğiniz ya da müzelerin en sevdiğiniz videolarını Twitter, Instagram, Vine ya da kullandığınız diğer sosyal medya platformları üzerinden #MuseumVideos etiketi ile paylaşarak siz de bu eğlenceye dahil olabilir, yeni müzeler keşfedebilirsiniz. 

Bu etkinlik sadece müze izleyicileri için değil tabiki. Müzeler de bu etkinliğe katılarak yeni takipçilere ulaşabilir, yeni izleyici ve ziyaretçiler kazanabilirler. Uluslararası anlamda adını duyurmak, farklı işlerle öne çıkmaz için kaçmayacak bir fırsat. 

Ben de bu vesileyle sizlerle sevdiğim müze videolarından birini paylaşayım. Yaptığı projeleri ilgiyle takip ettiğim Rijksmuseum hem eğlenceli hem de içinde birçok bilgi saklayan bu eğlenceli video ile Rembrant'ın bir Facebook sayfası olsaydı nasıl olacağını canlandırmış. 

İyi seyirler! 


16 Ağustos 2013 Cuma

Pkuczy'nin Müze İllüstrasyonu

Hiciv içeren çalışmaları ile bilinen Polonyalı sanatçı Pkuczy'nin "Müze" illüstrasyonu, müzenin işlevi üzerine düşündürüyor. 

Eskiden birer eski eser deposu olan müzelerin artık bundan daha fazlası olması bekleniyor. Serbest zamanlarımıza talip bunca aktivite arasında müzeyi tercih etmemiz için sebepler yaratması gereken müzeler objeler dışında bize "deneyimler" sunmak zorunda...

Pkuczy, "Museum Illustration"

23 Ocak 2013 Çarşamba

Müzekart Uygulamasındaki Yenilik Bu Kadar Eleştiriyi Hak Ediyor mu?

Ya da Eleştirilmesi Gereken Asıl Nokta Bu mu? 


Geçtiğimiz günlerde Müzekart uygulamasında çok sayıda kişinin tepkisini çeken bir değişiklik oldu.

T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TÜRSAB – MTM ortaklığı ile sunulan Müzekart, 2013 yılına kadar 300’ü aşkın müze ve ören yerine sınırsız giriş imkânı sunarken, yeni uygulama ile her müze yılda yalnızca bir kere ziyaret edilebilecek.

Peki fiyatı 30 TL olan bir kart ile 300’ü aşkın müze ve ören yerine sınırsız giriş hakkı elde etmeyi beklemek çok fazla değil mi?

Türkiye’de ve dünyada müzeler ziyaretçilerini, sürekli ziyaretçilere dönüştürmek, müze deneyimini zenginleştirmek, müzeye bağlılığı arttırmak ve -yüksek bedelli üyelik kategorileri ile- müzeye katkı sağlamak için üyelik programları sunuyorlar. Bu üyelikler genellikle söz konusu müzede geçerli oluyor, sadece burada avantaj ve ayrıcalıklar sunuyorlar. Genellikle diyorum çünkü uydu müzeler modelinin öncüsü Solomon R. Guggenheim Müzesi gibi bazı müzelerde bağlı bütün müzeleri kapsayan üyelik seçenekleri de söz konusu. Fakat, incelediğim hiçbir örnekte ülkenin neredeyse bütün müzelerini kapsayan bir üyelik uygulamasına rastlamadım.

Müzekart, müze gezme alışkanlığı düşük olan ülkemizde, potansiyel ziyaretçileri fiili ziyaretçilere dönüşürmek amacıyla başlatılan ve belli bir oranda da başarıya ulaşan bir uygulama. Müzelerin ziyaretçi sayısını arttırabilmek adına çok düşük bir bedelle çok fazla avantaj sunuldu ve daha önce müze gezmemiş olan bir kesim müzelere çekildi. Daha sonra çıkarılan Müzekart + ile özel müzeler ve başka diğer kültür-sanat ve eğlence kurumları da bu uygulamaya dahil edilerek çerçeve genişletildi.

Müzekart + ile bütün müzeler hala bir yıl boyunca sınırsız olarak gezilebiliyor. Müzekart’tan sadece 20 TL daha pahalı olan bu kart öğrenci ve akademisyenlerin ulaşması zor bir kart değil; ayrıca çok daha fazla avantaj sunuyor.

Bence müzelere birer kez ziyaret sınırlaması ile ilgili eleştirilecek nokta akademisyen ve öğrencilerin yaşadığından bahsedilen haksızlık değil; müzeciliğin “sürekli ziyaretçiler” yaratmaya çalıştığı, müzeyle bir bağ kuran, müzeyi manevi anlamda destekleyen izleyicilerin nasıl yaratılacağının tartışıldığı günümüzde böyle bir kart sunuluyor olması.

Müzekart müze ziyaretçileri yaratmıyor, ayrıca devlet müzelerinin bir kere gezilmesinin yeterli olduğu vurgusu ile onlara haksızlık yapıyor. Oysa bu hem devlet müzelerinin hem de özel müzelerin yıkmaya çalıştığı bir algı. Düzenlenen süreli sergiler, söyleşi, konferans, dinleti gibi etkinliklerle müze ziyaretinin sürekli kılınmaya çalışıldıı günümüzde böyle bir mesaj vermeyi çok yanlış buluyorum.

Bence eleştirilmesi gereken en temel nokta bu. Sizce? 

3 Mayıs 2011 Salı

Müzeler Markalaşmalı Ama Nasıl?

SUMO Tasarım, sanat ve kültür sektörleri konusunda uzmanlaşmış, Londra merkezli bir tasarım şirketi.  Aslında bu şirkete sadece bir tasarım şirketi demek haksızlık olur çünkü salt tasarım yapmıyor; müze markasına çok büyük bir katkı yapan kurumsal bir imaj oluşturuyorlar.

Markalaşma konusunda hazırladıkları bu "kitapçık" müzeler özelinden hareket ederek aslında içinde bulunduğumuz çağın marka ve markalaşma anlayışını yansıtmış. 21. yüzyılda "esnek olabilen marka"lara ihtiyacı vurgulamış ve yapılan markalaşma yanlışlarını 10 başlık altında incelemiş. Kendi yaptıkları işlerden örneklerle de bu fikirleri desteklemişler. Bence bu kısa belge içinde çok önemli bilgiler barındırıyor. İncelemenizi şiddetle tavsiye ederim.



15 Nisan 2011 Cuma

Pera Müzesi'nden Bir İlk Daha

Pera Müzesi'nden bir ilk daha! Foursquare kullanıcılarına duyurulur. Foursquare kullananlar yarın mutlaka Pera Müzesi'ne uğrayıp Pera Cafe ve Art Shop'ta %15 indirim fırsatından faydalanın bence.  Bunun için tek yapmanız gereken Foursquare ile Pera Müzesi'ne check in yapmak ve mobil cihazınızı  görevlilere göstermek.

Pera Cafe'de isterseniz leziz makarna ve sandviçlerden deneyebilir isterseniz bir tatlı eşliğinde kahve ya da çayınızı yudumlayabilirsiniz. Art Shop'a da mutlaka bir uğramalı. Zira 23 Nisan ve Anneler gününde hediye bekleyenler var! 



6 Nisan 2011 Çarşamba

#WhyILoveMuseums Günü Değerlendirmesi

ILoveMuseums Group
Dün Twitter’da #WhyILoveMuseums günü idi. Twitter kullanıcıları müzeleri neden sevdiklerini anlattıkları twitlerini #WhyILoveMuseums hashtagi ile paylaştılar. Bunu hem genel anlamda “müze” kurumuna duydukları sevgiyi hem de sevdikleri müzelerin twitter isimlerini kullanarak, o müzeyi neden sevdiklerini anlattıkları tweetler aracılığıyla gerçekleştirdiler. Böylece bütün bir gün katılımcıların kafalarında “müzeleri neden sevdikleri” sorusu oldu ve müzeler üzerine düşünmeye teşvik edilmiş oldular.

@culturethemes önderliğinde @poolemuseum , @KelvingroveArt ve @POPinDC ‘ın katkılarıyla gerçekleştirilen bir günlük bu etkinlik ile yaklaşık 2000 kişi 5000 civarında tweet ile müze sevgisini paylaştı.

5Nisan saat 9:00'dan itibaren (Tr'de saat 11:00) saatlere göre #WhyILoveMuseums hashtagi ile tweet dağılımı


Paylaşılan tweetler bize global anlamda müze algısı hakkında çok değerli bilgiler verdi. İnsanların neden müzeleri ziyaret etmeyi sevdiklerini anlatan bu tweetlerden bazılarını burada paylaşmak istiyorum:

Müzeleri seviyorum çünkü;

“Benim yerime kazıyı, araştırmayı ve etiketlemeyi yapıyorlar; bana sadece müzeye gitmek ve bu eserlerden zevk almak kalıyor.”

“Zaman makinesi diye bir şey olmadığını iddia edenler hayatlarında hiç müzeye gitmemiş olan kişilerdir”

“Dinazorlar orada :)” (Benim dinazorlu müze sevgimi paylaşan insanlar olduğunu görmek beni ayrıca mutlu etti)

“Dünyanın neresinde olursam olayım müzeye girdiğimde kendimi güvende hissediyorum”

“Orada hiçbir soru aptalca değildir”

“En güzel hediyelik eşyalar orada”

“İlham veriyorlar”

“Beni sürekli şaşırtıyorlar”

“Aynı anda hem eğitici hem de eğlenceliler”

“Bazı müzeler benimle “anlayabileceğim” bir dille konuşuyorlar”

“Günlük hayattan kopup, bütün endişelerimden sıyrılıp bir tablonun güzelliğine dalabiliyorum”

“Koleksiyonları, onları ziyaret etmemiz için her zaman hazır bekleyen eski dostlar gibi

Bu ve bunun gibi birçok tweet müzelere “ziyaretçiye ne sunmaları” gerektiği konusunda ciddi ipuçları veriyor.

Bu etkinliğe Türkiye’den de katılım olması için hatırı sayılır bir çaba sarf ettiğimi söylemeliyim. Blogumun Facebook sayfasında bir etkinlik oluşturarak takipçilerimi bu etkinliğe katılmaya davet ettim. Twitter’da 1 Nisan’dan itibaren gün içinde birçok defa bu etkinliği paylaştım ve Twitter’da takip ettiğim müzelerle bu bilgiyi paylaştım. Ama geri dönüşün beni çok mutlu ettiğini söyleyemeyeceğim. Facebook sayfasında düzenlediğim etkinlik 461 kişiye ulaştı ama sadece 41 kişi katılacağını belirtti. Twitter’dan müzelere yaptığım duyurular ile ilgili olarak da doğrusu bir geri dönüş alamadım. Müzeler takipçilerini bu etkinlikten haberdar etmek için herhangi bir girişimde bulunmadılar. Oysaki dünyada birçok müze takipçilerini günler öncesinden bu etkinlik ile ilgili olarak bilgilendirmeye ve katılmaya teşvik etmeye başladılar. Türkiye müzelerinin zaten çok azı Twitter’ı bir iletişim aracı olarak kullanıyordu, onlar da bu konuya ilgi göstermediler. Bu etkinliği duyurduğum ve onlarla ilgili beğendiğim noktaları paylaştığım Santralistanbul, İstanbul Modern, Sakıp Sabancı Müzesi, Rahmi Koç Müzesi’nden hiçbir geri dönüş alamadım. Bu etkinliğe dahil olmakla ilgili herhangi bir çaba da göremedim. Santralistanbul bu konuda tek bir tweet attı ama bunun yeterli olmayacağını herhalde twitter kullanıcısı herkes söyleyecektir.

Tabii bu noktada Pera Müzesini ayrı bir yere koymam gerekiyor.

Pera Müzesi şu anda Twitter’ı ve genel anlamda sosyal medyayı en etkin şekilde kullanan Türkiye Müzesi. Facebook, Twitter gibi sosyal medya sitelerinin yanı sıra cep telefonu aplikasyonları ile de hedef kitlesi ile iletişimini güçlendirmeye çalışıyor. Bu konuda başarılı olduklarını da düşünüyorum. Evet, Pera Müzesi’ de #WhyILoveMuseums etkinliği konusunda etkinlik gününe kadar bir bilgilendirme girişiminde bulunmadı fakat 5 Nisan’da takipçilerini Pera Müzesi’ni neden sevdikleri konusunda geri dönüş yapmak konusunda teşvik etti ve onların bu geridönüşlerine verdikleri değeri twitlerini retweet ederek gösterdi. Hatta etkinliğe yeni bir boyut bile kattılar: takipçilerinden müzeyi sevme nedenlerini müzede çekilen fotoğraflarları ile anlatmalarını istediler. Sanırım bu kısma sadece ben katıldım ama ileride Pera Müzesi’nin bununla ilgili bir etkinlik düzenleyebileceğini düşünüyorum.



Yukarıdaki grafik 9 Mart’tan 6 Nisan’a kadar Pera Müzesi’nin durum güncellemeleri (tweetleri) ve kullanıcı sayısındaki artışı göstermekte. 5 Nisan’da #WhyILoveMuseums etkinliğine aktif olarak katılan Pera Müzesi’nin tweet sayısının ne kadar arttığı görülebilir ki bu tweetlerin büyük bir çoğunluğunu takipçilerin müze hakkındaki görüşleri oluşturuyor (retweet edilen). Bunu söylemek için biraz erken olabilir fakat; etkinlik neredeyse bugünkü sergi açılışı kadar müzeye katkı yapmış durumda.  En azında etkinliğin müzenin twitter hesabına getirdiği ciddi hareketlilik görülebilir.

Peki Pera Müzesi’nin bu etkinlikten kazancı ne oldu? Öncelikle; müze izleyicilerinin müze hakkındaki algısı hakkında bilgi edinmiş oldu. İzleyiciler müze ile ilgili neleri seviyorlar, nelere dikkat ediyorlar ve neden müzeyi ziyaret ediyorlar bunu öğrendi. Bu azımsanacak bir kazanç değil bence. İkinci olarak da bu geri dönüşler ile müzede gelecekte yapması gerekenler, vurgulaması gereken noktalar ve  “müze markası” haline gelmiş ayrıntıları görmüş oldu. Örneğin; Pera Cafe’de satılan süreli sergilere göre şekillenen kurabiyeler ya da süreli sergilere göre asansörlerin giydirilmesi gibi…

Diğer Türkiye müzeleri ne yazık ki Pera Müzesi’nin elde ettiği bu değerli bilgiyi elde etme şansını kaçırmış oldular. Oysaki daha çok müze bu etkinliği benimsese ve takipçileri ile buluştursa Türkiye'deki müze izleyicilerinin “müze algısı” ve “beğenileri” hakkında daha fazla bilgi elde edebilirdik.


NOT: Bu etkinlikten çıkan bir sonuç daha: Türkiye'den müzeler ile ilgili yapılan tweetlerde genellikle #WhyILoveMuseums hashtagi kullanılmadı. Türk Twitter kullanıcıları bu tagi kullanma alışkanlığını kazanmış değiller hala...  

1 Nisan 2011 Cuma

Sahi Müzeleri Neden Seviyoruz?

Ajandanızda 5 Nisan'ı işaretleyin! Müze fotoğraflarından sonra şimdi de "müzeleri neden sevdiğimizi" anlattığımız yeni bir uluslararası organizasyon ile müze izleyicileri olarak bir araya geliyoruz. Bunun için ihtiyacımız olan tek şey bir twitter hesabı! Tek yapmamız gereken ise #WhyILoveMuseums tagini ekleyerek müzeler ile ilgili sevdiğimiz şey her neyse onu paylaşmak!

Bu faaliyetler ile amaçlanan şey müzeleri gündemde tutmak ve kişileri müzeler hakkında düşünmeye teşvik etmek. Sosyal medyada müzelere ilgiyi artırmanın başarılı bir yolu olan bu etkinlikler bir müze özelinde de kullanılabilir. 

Müzeler de izleyicilerin paylaşımlarını yorumlayarak, hedef kitlenin müze algısı, beklenti ve şikayetleri hakkında anketlerle elde edebileceklerinden daha fazla bilgi edinebilirler. Çünkü burada tamamen bir gönüllülük var. Bence kaçırılmaması gereken bir fırsat...

Bu etkinlik ile ilgili daha fazla bilgi alnak isteyenler http://www.culturethemes.com/ sitesine bakabilir. 

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...