18- 24 Mayıs Müzeler Haftası yine sessiz sedasız başladı ve öyle de geçiyor. Müzeler Haftası ne yazık ki müzecilerin kendi aralarında kutladıkları ve sadece kendileri için etkinlikler düzenledikleri bir hafta oluyor yine... Oysa ki müzelere adanmış olan bu hafta; halkın müzelere olan ilgisinin arttırılması, Türkiye müzelerinin ve Türkiye müzeciliğinin, hizmet etmeyi amaçladığı halkla beraber, geliştirilmesi için çok uygun bir zemin oluşturabilirdi. Düzenlenecek etkinliklerle ziyaretçinin müzeden beklentilerinin ve önerilerinin öğrenilmesi, müze konusundaki bilincin arttırılması, müzeye merakın uyandırılması mümkün olabilirdi. Yazılı ve görsel basında müzeler, müzecilik ve kültürel mirasın korunması konusuna daha fazla yer verilmesi sağlanabilirdi ama olmadı...
Müzelerin, Müzeler Haftası için yaptıkları tam bir hayal kırıklığı. "18 Mayıs'ta ücretsiz müze ziyareti" dışında müze ziyaretçisini ilgilendiren hiçbir etkinliğe rastlanamamakta. Peki acaba müzelerin yapması gereken, ziyaretçi sayısını arttırmak için bilet fiyatlarıyla oynamak mı? Bence hayır. Müzenin ziyaretçi sayısının az olmasının nedeni bilet fiyatları değil. Hatta ülkemizde müze bileti fiyatları abartılı sayılamaz. Müze, ziyaretçileri kendine çekebilmek için fiyat dışında başka rekabet unsurlarını göz önünde tutmalı. Mutlaka ziyaretçisine kendini anlatmanın ve ziyaretçisiyle bağ kurabilmenin yollarını aramalı. Yani müze düzeltmeye ziyaretçiden değil kendinden başlamalı. Sadece ziyaretçiye birşeyler öğretmeyip ondan da birşeyler öğrenmesi gerektiğini fark etmeli.
Hepimizin müzeler haftası kutlu olsun...
19 Mayıs 2009 Salı
Müzeler, Müzeler Haftasında Neler Yapıyor?
Yılın Müzesi Olmak
Yılın Müzesi, Avustralya'dan Salzburg Müzesi oldu. Türkiye'den de iki aday müze vardı: Ankara Vakıflar Müzesi ve İstanbul Modern Sanat Müzesi. İstanbul Modern Sanat Müzesi'nin, “Müzeciliği kavrayışındaki uzmanlık, kullandığı yenilikçi bakış açışı ve ziyaretçilerine verdiği önem nedeniyle” Özel Ödül'e layık görülmesi bizleri mutlu etti.
Türkiye'den bu özel ödülü alan ilk müze İstanbul Modern değil tabii. Daha önce 2004 yılında "Trakya Üniversitesi Sultan II: Beyazıd Külliyesi Sağlık Müzesi", 1993 yılında "İstanbul Arkeoloji Müzesi" Avrupa Konseyi Ödülü'nü aldılar. 1997 yılında da "Ankara Anadolu Medeniyetleri Müzesi" Avrupa Yılın Müzesi Ödülü'nün sahibi oldu.
Peki "yılın müzesi" olmak bir müzenin gelebileceği son nokta mı? Anadolu Medeniyetleri müzesi 1997 yılında bu ödülü aldıktan sonra "mükemmel" olduğuna ve artık gelişiminin tamamlandığına mı karar vermeli? Tabiki hayır. Müze de çevresi gibi zaman geçtikçe eskiyor. Müzenin 1997 yılının müzesi değil "her yılın" müzesi olması gerekiyor. Müzenin kendini sürekli yenilemesi ve içinde buluduğu çağa ayak uydurması gerekiyor. Müzecilik 1997 yılında olduğu gibi değil artık çünkü... Oysa Anadolu Medeniyetleri Müzesi onu 1997 yılında bıraktıkları yerde saymaya devam ediyor. Hatta aldıkları ödülün nedenlerinden biri olduğunu düğündüğüm "eğitime verilen önem" giderek azalıyor...
Bu sene de İstanbul Modern Müzesi "Özel Ödül"ün sahibi oldu. Bu ödül daha çok, İspanya'daki "Archleological Centre of Almonia" ve İsviçre'deki Museum of Life Stories ile beraber İstanbul Modern'in Forum tarafından özellikle gezilmesi "tavsiye edilen müzeler"olduğu anlamını taşıyor. Gerçekleştirdiği eğitim programları, düzenlediği sergiler ve yayınlarıyla iyi işleyen müzelerimizden biri olan İstanbul Modern tabi ki bu ödülle gurur duymalı ama Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin düştüğü hataya düşmemeli. Başarı ancak sürekli olursa anlamlıdır. Süreklilik de sürekli çalışma ve kendini geliştirme ile mümkün olabilir. Çevre gelişirken müze yerinde sayarsa olduğu yerde kalmayıp, geriye gidecektir. Umarım İstanbul Modern süreçlerini sürekli iyileştirmesi gerektiği bilinciyle hareket eder.
Ayrıca İstanbul Modern'in aldığı bu övgü onun şu anda mükemmel olduğunu da göstermez. bunu düşünmek de bir hata olur. Her ne kadar ülkemizde iyi işleyen müzelerden biri olsa da İstanbul Modern'in de müze dışından bir göz olarak sayabileceğimiz birçok eksiği var. Ama bu bu yazının konusu değil. Kısaca; vurgulamak istediğim şey kalitenin ve güvenilirliğin ancak süreklilikle sağlanabileceği ve korunabileceğidir.
2010 yılında Finlandiya'da düzenlenecek Avrupa Müze Forumu'na Türkiye'den 7 aday katılıyormuş. Umarım seneye yeni sevindirici ve Türkiye müzeciliği adına umut verici haberler alabiliriz.
4 Mayıs 2009 Pazartesi
Müzelerde İnteraktif Pazarlama ve Sosyal Marka Yönetimi
Birçok farklı türü olan müzeler en genel anlamıyla; insanlığın ortak kültür mirasının toplandığı, korunduğu ve sergilendiği yerler.Ülkemizde birçok farklı türde koleksiyonlara ev sahipliği yapan, sürekli sergilerle ziyaretçinin ilgisini hak eden birçok müze bulunuyor. Ancak kaçımız hafta sonu için plan yaparken bir müzeyi gezmeyi düşünüyoruz ya da kaçımız yeni bir şehre veya ülkeye giderken oradaki müzeleri de seyahat listemize ekliyoruz?
- Müzelerin ürün, konum, promosyon ve fiyat olarak adlandırdığımız pazarlama karmasında tanımlayan kaç kurum var acaba?
- Veya marka konumlandırması yaparak sergilerini, koleksiyon yönetimini ve iletişim faaliyetlerini organize eden kaç müze bulunuyor?
- Müzelerin kaçının başında pazarlama temelli yöneticiler var veya en azında müzelerin pazarlama departmanları var mı?
- Her yıl yapılan ve yıl içerisinde güncellenen pazarlama planına kaç müze sahip?
- Müzelerimizin web sayfaları tam bir keşmekeş. Sabancı Müzesi, Santral İstanbul, Anadolu Medeniyetleri ve Koç Müzesi’nin web sayfaları tasarlanırken SEO uyumlu tasarlanmamış. Sadece İş Bankası Müzesi’nin tasarımında amatör de olsa SEO uyumluluğuna dikkat edilmiş. Link yapıları ve meta etiketleri özensizce oluşturulmuş.
- Düzenlenen sergiler hakkında yorumlarınızı bırakabileceğiniz, sergiye gelen diğer kişilerle tartışabileceğiniz, bir bölüm yani Web 2.0’dan nasibini almış bir tasarım hiçbirinde yok. Facebook’ta kurulmuş bazı gruplar var, ancak belli ki onlar da bazı ziyaretçiler tarafından oluşturulmuş.
- Web sayfalarındaki bilgileri facebook, twitter gibi profillerinizde paylaşabileceğiniz bir yapı kurulmamış.
- Yukarıda bahsettiğim müzelerin hiçbirinin web sayfasında robots.txt dosyası yok. Yani Google gibi arama motorları belki de yıllar önce yaptıkları bir sergiyle ilgili bilgileri güncelmiş gibi sonuç sayfasındaki paragraflarda gösterebilir.
- Müzelerin web sayfalarının bazılarında güncel haber almak için e-mail bırakabilme seçeneği var, ancak gelen mailler genellikle SPAM klasörüne düşüyor.
- Belki sergi sırasında bazı müzelerimiz banner reklamı vermiş olabilirler, ancak Google arama ve içerik ağında yaptığım kısa bir araştırma sonucunda hiçbirinin bu mecralarda reklam vermemiş olduğunu gördüm.